Telif Hakları (Fikri Mülkiyet Hakları)
Gelişen modern dünyada hukuk sistemleri, fikri emek ürünlerini yani, film, müzik, kitap, çeviri, resim, heykel, fotoğraf, bilgisayar programı ve yazılımı gibi fikir eserlerini de fiziki emek ürünleri gibi ekonomik değere sahip gayri maddi değerleri de hukuk sistemi içerisinde hukuki koruma altına almış, hukuki işlemlere konu edilebileceğini öngörmüştür.
Eski Roma döneminde ünlü hukukcular Gaius ve Paulus’un, bir tahta parçası üzerinde yapılan oyma bir resim üzerindeki mülkiyeti, ayrı bir fikri hak konusu olarak kabul etmediği, ‘tahta parçası olmasaydı, resim de olmayacaktı’ anlayış ve görüşünün kabul gördüğü dönemden, yeni bir fikri mülkiyet anlayışının kabul edildiği dönemlere ulaşmak için matbaanın icadına kadar beklemek gerekmiştir.
Matbaanın icadından sonra yazılı eserlerin basımı, yayımı, çoğaltılması ve dağıtımı faaliyetlerinden dolayı ortaya çıkan eser sahibi ile basım , yayın ve dağıtım yeri sahipleri arasındaki mali ve manevi hak mağduriyetine yol açan uygulamalar, hukuk sistemlerini fikir ve sanat eserleri üzerinde yeni düzenlemeler yapmaya, hatta bu alanda uluslar arası anlaşma ve sözleşmeler imzalamaya zorlamıştır. Bu alanda ilk ve en önemli uluslar arası metnin 1886 tarihli Bern Anlaşması’nın olduğu söylenebilir.
Her ülke kendi iç hukukunda yeni düzenlemeler ve değişik dönemlerde ortaya konulan uluslar arası sözleşmeler, protokoller ve WIPO gibi örgütler vasıtası ile telif haklarının ulusal ve uluslar arası alanda korunması amacına yönelik çalışmalar sürdürülmüş ve sürdürülmektedir.
Eser ve Eser Sahibi Kavramı
Fikri hakların konusu, yasalarda belirlenen ve tanımlanan ‘eser’ lerdir. Onu ortaya çıkaran sahibinin hususi özelliklerini taşıyan, yasalarda belirlenen eser kategorilerinden biri kapsamında kabul edilen herhangi bir fikir ürünü, telif hakları kapsamında hukuki koruma altına alınmaktadır.
5846 sayılı FSEK 1/B (a) maddesine göre Eser, sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar, veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir.
Türkiye’de, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eserler
İlim ve Edebiyat Eserleri
Musiki Eserleri
Güzel Sanat Eserleri
Sinema Eserleri
İşleme Eserler
Bilgisayar Programları (İşleme eserler kapsamında kabul edilmektedir)
Veri Tabanları (İşleme eserler kapsamında kabul edilmektedir)
Koruma kapsamındadır.
Bu başlıklar altında toplayabileceğimiz eserleri kendi içinde alt kategorilere ayırmak ve çeşitlendirmek mümkündür.
Koruma altına alınan haklar
Bu kapsamda, eser sahiplerinin korunan hakları genel olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir
Manevi Haklar
Eseri kamuya sunma hakkı
Eserde isim belirtme hakkı
Eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı
Mali Haklar
İşleme hakkı
Çoğaltma hakkı
Yayma hakkı
Temsil hakkı
Umuma iletim hakkı
Pay ve takip hakkı
Bunların dışında bağlantılı hak sahipleri olarak bilinen
Komşu hakları ( icracı sanatçılar, yapımcılar, radyo-televizyon kuruluşları,
Film yapımcılarının hakları
Da bu kapsamda sayılabilir. Yine eser dışında korumaya konu olan eser örneklerine ait isim, alamet ve şekiller, mektuplar, hatıralar vb ile resim ve portreler üzerindeki haklar da koruma altına alınmıştır.
Telif Haklarının Sınırlandırılması
Fikri hakların ve özellikle eser üzerindeki mali hakların korunması, dünyada bir çok ülke tarafından belirli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu süreler uluslar arası anlaşmalarda örneğin Bern anlaşmasına göre eser sahibinin hayatı boyunca ve ölümünden itibaren 50 yıl süre ile sınırlanmıştır. Fakat bu asgari bir sınır olup her ülke kendi iç hukukunda bu süreyi uzatabilmektedir. Bu süre İspanya’da 80 yıl, Brezilya’da 60 yıl iken Türkiye’de 5846 sayılı FSEK 27 /1 maddesine göre bu süre 70 yıl ile sınırlandırılmıştır. Aynı süre manevi hakların kullanılmasında da geçerlidir.
Hukuk sisteminin öngördüğü çerçevede, belirli istisnaları ve sınırlamalar olmakla birlikte eser sahipleri, sahip oldukları eserler üzerindeki mali ve manevi haklarını istedikleri şekilde özgürce kullanma hakkına sahiptirler. Fikri haklar, aynı taşınır ve taşınmaz mülkiyetinde olduğu gibi devir ve intikale konu olabilirler. Rehin ve haciz edilebilirler.
Diğer yandan bir eser üzerindeki haklar,
1. kamu düzeninin korunması
2. kamu yararına yani genel menfaat
3. kişi yararına yani özel menfaat
4. devletin eserden faydalanma yetkisi ve eserin kamuya mal edilmesi
gibi gerekçelerle sınırlandırmaya tabi tutulmaktadır.
Sınai mülkiyet haklarında olduğu gibi fikri haklar, özellikle eser üzerindeki mali haklar, miras yolu ile devir ve intikal edebilmekte, eser üzerinde sözleşme yolu ile tasarrufta bulunulabilmekte, eserler üzerindeki haklar rehin ve haciz işlemine tabi tutulabilmektedir.
Geri bildirim: Yazılım Sektöründe Telif Hakları - Bilişim Profesyonelleri