Dronelar İnsanları ve İnsan Haklarını Öldürüyor Mu?
Drone Teknolojisi ve İnsan Hakları
İnsanlar sosyal ve siyasal birliktelikler oluşturarak toplum haline gelmeye başladığından bu yana, kendilerinin olanı korumak veya daha fazlasını elde etmek amacı ile birbirleri ile yahut kendi içlerinde savaşmıştır. Savaşta olgusu, yeni teknolojilerin etrafında şekillenmiştir. Yeni teknolojilere sahip olmak savaş durumunda her zaman önemli bir avantaj sağlamıştır. Toplumlarla beraber ortaya çıkan başka bir olgu olan hukuk sayesinde insanlık yakın tarihte ülkelerin savaşmak yerine, uluslararası otoriteler nezdinde bir araya gelerek, barışçıl yöntemler ile uzlaşmasını sağlayacak hukuk kuralları geliştirmiştir. Dostane yöntemler ile çözülemeyen hallerde ise savaşın sınırları yine uluslararası hukuk vasıtasıyla belirlenmiştir. Silah endüstrisi ise her şeye rağmen gittikçe büyümektedir.
Bu gelişmeler sonucunda, savaş ve hukuk denildiğinde akla gelen hukuk dalı olan uluslararası insancıl hukuk da insan hakları hukukunun içinden doğmuştur. Bu hukuk dalı savaş dahil olağanüstü hallerde insan haklarının hangi yöntemlerle ve sınırlarla korunacağını, hangi silahların kullanılacağını ve hangi silahların yasaklı olduğunu vs. ortaya koymaktadır. Günümüzde insan haklarının ihlal edilmesinin, şeffaflıktan en uzak sebebi teknolojinin hayatımıza soktuğu insansız hava araçları yani dronelardır. Bu yazımızda öncelikle insansız hava araçları hakkında kısa bir bilgilendirme yapacak ve ardından drone olarak da bilinen bu araçlar ile gerçekleştirilen saldırıların günümüzde var olan hukuki normlar açısından nasıl değerlendirildiğini açıklamaya çalışacağız.
Drone ve Teknolojisi
Drone kelimesinin tanımı “ İnsansız hava aracı veya özel bir tür robot”, olarak adlandırılabilir. Bu robotların insansız olarak tanımlanması üç çeşit insan-robot yönetim ilişkisi ile açıklanmaktadır.
1- Bir insan tarafından uzaktan yönetilen ve bu insanların emri dışında ateş edemeyen insan kontrolündeki dronelar,
2- İnsan kontrolünden bağımısız nişan sürecini kendi işlete bilen ancak atış yapmasının bir insan tarafından engellenmesi mümkün olan insan denetimindeki dronelar.
3- Eş zamanlı bir insan kontrolü ya da denetimine gereksinim duymaksızın arama yapan, kimlik saptayan, hedefini belirleyerek saldırabilen otonom dronelar.
Droneların savaş aracı kullanılması İkinci Dünya Savaşı Dönemi ve sonrasına tekabül eder. 20. yüz yılın ortalarına doğru ise bu araçların kullanımı iyice önem kazanmıştır. Askeri amaçlı olarak dronelar; ilk olarak hava keşiflerinde, arama ve kurtarmada, iletişim sistemlerinin tespitinde, muhalif hava saldırılarının bastırılmasında ve belirli hedeflere karşı doğrudan saldırılarda kullanılmıştır. Günümüzde önem arz eden yenilik ise silahlı droneların başka ülke sahalarında önceden belirlenmiş şahısları öldürmek için sistematik olarak kullanılmasıdır. Günümüzde halihazırda elliye yakın ülkenin insansız hava aracı sahibi olduğu veya keşif, istihbarat edinme ve hedef belirleme amacıyla drone geliştirme veya satın alma sürecinde olduğu bilinmektedir. Türkiye’nin de lazer güdümlü füze ile silahlandırılmış insansız hava aracı sahibi olduğu ve bu araçları geliştirdiği söylenmektedir.
İnsansız araçların uluslararası hukuk bağlamında problemli bir hal alması, bu araçların silahlı hale gelmesi ile gerçekleşmiştir. Ancak, bu araçların güç kullanımında otonom karar alabilme yeteneği geliştikçe sorunlar da oldukça artmıştır. Güç kullanımında öncelikle akla gelen yasal düzenlemeler elbette insan hakları ve akabinde söz konusu olan bir silahlı çatışma ise uluslararası insancıl hukuktur. Ülkelerin sınır ötesinde silahlı güç kullanmaları halinde, diğer ülkelerin egemenlik hakları ile ilgili sorunların ortaya çıkmaktadır ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin devletlerarası güç kullanıma ilişkin kurallarının çiğnenmesi söz konusu olmaktadır.
Drone saldırısına başvuran devletler genellikle hedeflerinin meşru askeri güçler olduğunu ileri sürerek, uluslararası yasal normlar bağlamında bu eylemlerini meşru hale getirmeye çalışmaktadırlar. Savaş hukukunda, savaşan tarafların, siviller ile savaşanların ayrımını yapması ve operasyonlarını sadece askeri hedeflere yönelik yapılması büyük bir önem taşır. İnsansız hava araçlarının savaş aracı olarak kullanıldığı durumlarda, araçların bu ayrımı yapabilecek kapasiteye sahip olması gerekmektedir. Uygulanan uluslararası hukukta savaşanlar ile savaş dışı kalan kişiler silahlı çatışmalar sırasında saldırı hedefi olma bakımından kesinlikle ayrılmak zorundadır. Uygulamada hedef olarak belirlenen kişinin sivil mi yoksa savaşan mı olduğunu ayırt etmek oldukça zordur.
Silahlı drone saldırıların savaş halinde, savaş hukukuna uygun olarak kullanılması için bu saldırıların aşağıda belirtilen kümülatif şartları taşıması gerekmektedir:
1- Droneların hukuken savaşan sayılan bir hedefe yöneltilmiş olmaları gerekir.
2- Drone saldırıları, kişileri ve eşyaları korumak gayesiyle planlanmalı ve idare edilmeli, hatalı hedeflemeler engellenmelidir.
3- Hedeflenen şahıs savaş dışı kalırsa ya da saldırının normalden çok daha fazla zarara sebebiyet vereceği anlaşılırsa göreve son verilmelidir.
4- İnsansız hava araçları, savaş halinde dahil yasak olan silahların kullanılmasına alet edilemezler.
5- Mevcut şartlarda hukuka uygun askeri amacı gerçekleştirmek için gerekli olandan daha fazla kuvvet uygulanması yasaktır.
Günümüzde dronelar eş zamanlı olarak insanlar tarafından kontrol edilmektedir. Droneların tamamen otonom olarak kullanılması hali yasaklı silah olması sonucunu doğuracağından insancıl hukuk kuralları tarafından derhal yasaklanacaktır.
Droneların uluslararası hukuka aykırı kullanımından doğan sonuçlara kısaca değinmek gerekirse, uluslararası hukukta, devletler kendi adına çalışan veya verdiği yetki ya da onay doğrultusunda çalışan gerçek ve tüzel kişilerin davranışlarından sorumludur. Uluslararası hukuki sorumluluk bir devletin başka bir devletin hukuki olmayan davranışına yardım etmesi veya bu davranışını desteklemesi durumunda da ortaya çıkar. Örneğin bir devlet insan haklarına ve insancıl hukuka yönelik sorumluluklarını hiçe sayarak insansız hava araçları ile saldırıda bulunuyor ve diğer devlet de ona lojistik destek veriyor, hedefleri gösteriyor ya da istihbarat sağlıyorsa; o devlet de uluslararası olarak sorumludur. İnsancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edildiği durumlarda hem devletlerin hem de bireysel olarak bu suçu işleyenlerin cezai sorumluluğu ortaya çıkar.
Drone Saldırısı ve Uluslararası Hukuk
Drone saldırılarının uluslararası hukuka aykırı bulunması halinde, sorumlu devletin sözleşmeden doğan belirli sorumluluklarının yanı sıra “zararı karşılama yükümlülüğü” ortaya çıkar. Hukuka aykırı davranışın sonucu olarak zararın giderilmesi; örf ve adet hukukunun, silahlı çatışmalarla ilgili bütün sözleşmelerin, evrensel ve bölgesel insan hakları sözleşmelerinin ve bireyler için ise uluslararası ceza hukukunun ayrılmaz bir parçasıdır. İnsan hakları veya uluslararası insancıl hakları ihlal edilen herkes zararının giderilmesini ulusal ve uluslararası makamlardan talep edebilir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi savaş halinde kullanılan insansız araçlar ile işlenen savaş suçlarına ve yine bu araçlarla işlenen insanlığa karşı suçlara ilişkin; şüpheli Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsünde taraf devletlerden birinin vatandaşı ise, bahsi geçen suç taraf devletlerden birinin sınırlarında gerçekleşmişse veya durum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kendisine gönderilmişse yargılama yapabilir.
Uluslararası Adalet Divanı ise silahlı droneların kullanıldığı ve iki devlet arasında çekimenin bulunuduğu davalarda, taraf devletler mahkemenin yargılamasından yararlanmakta mutabık olduğu hallerde yargılama yapabilir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi ya da diğer yetkili BM organlarının talebi doğrultusunda silahlı dronların ve diğer robot silahların savaş alanında kullanılmasından doğan çekişmeli hukuki olaylar ile ilgili bir tavsiye görüşü verebilir.
Sonuç
Görüldüğü üzere silahlı insansız hava araçlarının kullanıldığı savaş durumlarında insan haklarının veya uluslararası insancıl hukukun korunması konusu uluslararası hukuk otoriteleri tarafından tam olarak ele alınmış ya da bunlardan doğan ihlallere özgü herhangi özel bir düzenleme getirilmiş değildir. Robotların otonom yetkilerinin arttırılması sonucu devletlerin hukuki sorumluluklarının ne olacağı; insansız hava araçlarının kullanılması sonucu oluşacak zararın nasıl giderileceği; bu robotların otonom yetkilerinin izin verilebilir sınırının ne olduğu; hangi silah ya da teknolojilerin yasaklanarak hukuka aykırı sayılması gerektiği; drone kullanımının şeffaflığının nasıl sağlanacağı belirsizliğini sürdürmektedir.
Bilişim suçları alanındaki tüm yazılarımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz. Ayrıca Hukuk ve Bilişim Dergimizin Yeni Sayısını okumak için de bağlantıya tıklayınız.
Yazının Hukuk ve Bilişim Dergisi 2. Sayı’sında yayınlanan bağlantısı için tıklayınız.
Yazar: Av. Nil ÇILAKOĞLU
Kaynaklar
Kaynakça: “ http://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/etudes/join/2013/410220/EXPO-DROI_ET%282013%29410220_EN.pdf “ adresinden özetlenerek çevirilmiştir.
Geri bildirim: Bundesliga'da Fulbol ve Drone Teknolojisi - Bilişim Profesyonelleri